Bu ülkenin adı biraz zor söyleniyor ama dünyadaki en konforlu ülkelerden birisi. Çok da zengindir. Lihtenştayn diye okunur. Biraz buradan bahsedelim çünkü eğlenceli yanları var. Almancada 'parlayan taş' demek burası. Adını da buranın sahibi aileden alıyor. Burası bir prenslik.
⬇️
Aile aslında Çek Cumhuriyetinin olduğu bölgede toprakları olan bir aileymiş ama haçlı savaşlarından sonra ödül olarak bu bölgeyi alıyorlar.Haçlı savaşlarına ise 1-2 süvari 5 piyade ile katılmışlar. Güçleri bu kadar çünkü.Bunların tarih kitabı vardı bende ve yarım cm kalınlıkta
⬇️
1866'da Avusturya-Prusya savaşında 80 asker gönderiyor prenslik.Askerler geri dönerken 81 kişi dönüyorlar. Aralarına yolunu kaybetmiş bir italyan da karışmış ve adamı fark etmiyorlar.Sonrasında adam ülkesine geri dönüyor tabi ve 80 kişi tas tamam oluyorlar. 80 kişi büyük rakam
⬇️
1999 Agit Zirvesinde Liechtenstein'in sorumluluğu verilmişti bana.Prenses gelecek demişlerdi ben de Heidi Klum gibi bir şey düşünüyorum.Delegasyonu karşılamaya gittim. En önde uzun biri geldi tamam dedim bu prenses. Yok değilmiş. Düşes, kontes gibi biriymiş prenses arkada dedi
⬇️
Baktım çok hanımefendi bir bayan. 1.50 boylarda Adile Naşit kalıbında al yanaklı bir alman abla.Kendisini tanıttı ve beraber otele geçtik. Otel derken Çırağan Kempinski. Zirve orada olacaktı. Lan dedim bu muymuş prenses? E tabi gerçekler dünyasındayız. Ama bakın ne oldu sonra.
⬇️
Ofiste sanıyorum 5-6 kişiler ve hepsi bayan. Delegasyonu bayanlardan oluşan tek delegasyon buydu. Hepsi de soylu tipler.Karşı odada Ukrayna delegasyonu var onların görüntüsü malum ama zirvenin yapıldığı mekanda poğaçalar ücretli mi? Diye sorarlarken bunların odasında huzur var
⬇️
Üniversite yeni bitmiş ve tüm merakımı giderebileceğim ortamdı. Liechtenstein hakkında ne biliyorsam artırmalıydım. Koydum tabi muhabbeti. Beni de pek sevdiler hani. Zaten 20'li yaşlarda tam sevmelik bir tiptim o ayrı. Ama esas sevmeleri, ülkelerine merakımdı. Maden bulmuştum.
⬇️
Franz Josef sanıyordum Prensi yok artık Hans Adam var dedi bayan. Kendisi de onun bacısıymış sanırım. Odada hiç gürültü yok ve benimle sohbet etmekten hiç gocunmuyor ülkeleri hakkındaki detayları verirken çok ciddi anlatıyorlardı. Karşı odada ise göbekli KGB tipler votka vs.
⬇️
5 ülkeden sorumluydum. Liechtenstein, Ukrayna, Tacikistan, Türkmenistan ve Çek cumh. Tacik delegasyonu hiç gelmedi zirve toplantısına dek. Otel ücreti fazlaymış ödememiş elçilikleri. Ukrayna delegasyonunda ise güzelcecik genç diplomatlara bağıran göbekli tipler ağaları vardı.
⬇️
Türkmen delegasyonunda tek kişi Türkmence konuşmuyordu. Hepsi Türkmen ama hepsi aralarında rusça konuşup şakalaşıyor. Adamlar bana bir nasılsın? bile dememişti havalimanından gelip oteldeki tüm delegasyon ve zirve çalışmaları boyunca. Yani çok da büyütmeyin Türkmenistandı vs.
⬇️
Yani ortamı anlayın diye anlatıyorum bunları. İşte böyle bir ortamda bu 5 bayan bana "Mister Yüksel" aşağı "Mister Yüksel" yukarı, sürekli saygı temenna konuşup ezilerek bir şey istiyorlardı. Yemeğe de davet etmişlerdi ki yasak olmasına rağmen girip afiyetle de yemiştim. Oh!
⬇️
Giderken prensesin yardımcısı olan düşes-kontes artık ünvanını unuttum bana "Sizden çok memnun kaldık. Bizden ne istersiniz?" dediğinde "bana ülkenize dair kitap gönderir misiniz? demiştim. Kadının adı Christini idi ve adresimi özenle aldı kalemi de hediye etti.
5 gün geçti
⬇️
Yüzyılın son zirvesiydi ve o salonda Liechtenstein delegasyonunun tam arkasında ben duruyordum.Clinton ve Yeltsin arasında söz düellosu olmuş ve Yeltsin kulaklığı atıp kalkmıştı.Asrın günü idi. İşte o son günkü zirve ile toplantı kapanıyordu. Bir tarihi olaya tanıklık etmiştim
⬇️
Giderlerken bana verdiği dolma kalemle yazdığı yazısında adı Schellenberger ya da Saerenberger gibi bir soyadı vardı bayanın ve elimi de güçlü şekilde sıkıp "size özel bir hediye hazırlayacağım" demişti. İnanır mısınız grup gitti 2 gün sonra evimde bir UPS paket. 10 kg vardı.
⬇️
Tam 12 tane kitap. Liechtenstein'ın tarihi, coğrafyası, kültürü, haritası, şusu busu derken bir de pul kitabı. Çok sallamadım Aaa pul albümü de varmış diye ama sonradan öğrendim ki altın sırmalı özel seri pullardan yollamıştı. Ederi de varmış. Hala durur İstanbul'daki evimde.
⬇️
Saraydaki tüm evrak işleri ve delegasyonun yönlendirmelerine dair tüm hizmetime karşılık "Gardaş" Türkmen delegasyonundan bir iğne bile alamamış olan ben, Liehtenştayn tarafından hayli güzel ihya edilmiştim. Ukrayna, Tacikistan, Çek Cumh delegasyonları da zaten ayrı komediydi.
⬇️
İşte böyle tanışmıştım bu ülke ile. Minicik ülkenin gencecik bir insanda bıraktığı olumlu intiba böyle başladı. Evet millet şimdi gelelim Liechtenstein'e...
Ülkemiz 160 km2. Yani Gökçeada 280 km2 düşünün. Marmara+Avşa+Paşalimanı adalarını toplarsan al sana Liechtenstein eder.
⬇️
Bu ülkenin nüfusu sadece 38 bin. 1999'da 32 bin kadardı. Bu artan kısım da kendi halkından değil, sağdan soldan göç eden ya da buraya yerleşen kalantorlardan oluşuyor. Liechtenstein bir prenslik ve bir aileye ait. Ülkenin tek milyarderi ise Prens diyeceğim sanıyorsunuz hayır!
⬇️
Kristof Zeller adındaki bir Alman iş adamıdır. Bu adamın 3 küsur milyar dolar serveti var ve bu parayı dişçilik malzemesi üretimi ile kazanmış.Tüm ülkenin geliri 6 küsur milyar dolarken Kristof abinin parası ülke GSMH'sinin yarısı kadar ediyor. Bir nevi bu abi ülkeyi sırtlamış
⬇️
Şirketi Ivoclar Vivadent, Liechtenstein'in en büyük şirketlerinden. Bir diğer şirket daha var ünlü olan bu da HİLTİ. Hani şu asfalt delen matkaptan tutun ev matkabına dek her nevi kesici delici malzemeleri üreten şirket. Evet işte HİLTİ de buralıdır. O da milyar $lık şirkettir
⬇️
Bu ülke öyle geçen haftalarda anlattığımız, "Sikkim" gibi, ekonomisi 1-2 sayfada geçiştirilecek bir ülke değil. Ülkenin her yanından refah fışkırıyor. 10 milyonluk Tacikistan, 8,5 milyar dolar para kazanırken, Liechtenstein, 38 bin kişilik nüfusuyla 6,8 milyar dolar kazanıyor.
⬇️
Paranın sığınacağı güvenli bir limandır bu ülke çünkü bunlar, İsviçre kadar bile bilgi vermiyorlar. Ben şahsen bu ülkede 2 bankacı arkadaşımdan duyduklarımı kendime saklayacağım. Dünya çapında ülkesini söğüşleyen ne kadar milliyetçi laf eden varsa parasını buraya yığmışlar.
⬇️
2007'de geçtim ve ülkeyi dikine kesen tek anayolda her yerde dura dura 9 saat harcadım ülkede. Gayet zevk aldım. Bir yerde durup deniz mahsullü makarna yedim ve ödediğim bedel canımı yakmadı değil ama burada sadece buraya özel şirketler çok hoş. Anlatayım şimdi size bunları.
⬇️
Bu değil ama buna benzer bazı binalar vardı. Dışarıdan kat kat sanıyorsunuz. Ama içeri girince içi boş, tavana dek uzanan asansörler var ve raflar. Bina, posta kutularından oluşuyor. Burada şirket merkezinizi adres gösterip ülkenizde vergiden süper yırtıyorsunuz. Bedeli ne?
⬇️
Bir posta kutusu kiralamış oluyorsun sadece. Bunun bedeli senelik beş on bin dolar. Senin adına gelen, giden evraka bakacak görevli de var resepsiyonist gibi. Ülkede bunun gibi 20 binden fazla kadar firma var ve bazıları 200 binli rakamlardan bahsediyor. Ama bir şartları var.
⬇️
Birincisi burada açacağınız şirketin yönetim kurulunda bir kişi mutlaka Liechtenstein'lı olmak zorunda. Bu şekilde bu yönetim kurulu üyesinin maaşını da ödemiş oluyorsunuz cüzi de olsa. Ülke nüfusunu aslında ülke değil, dünyanın yolsuzluk yapanları semirtiyor. Haramiler yani.
⬇️
Ülkenin kendisi bu kişinin adını gizleme ve açıklamama yetkisine sahip.Örneğin Uzan'ların paralarını takip eden ekip, buradan eli boş dönmüştü diye biliyorum. Uzan neyse de sonraları bu ülkeye gelen hayli tanıdık kişilerin de olduğunu duydum. Tabi söylemeyeceğim. "Vaduz soğuk"
⬇️
Vaduz soğuk derken ülkenin başkenti burası. Kişi başı geliri 160 bin dolar ile dünya ikincisi bu ülkenin başkenti sadece 6 bin kişiden oluşuyor ki Edirne'nin Havsa ilçesi kadar bir şey bu. Onlar da nerede bilmiyorum çünkü gerçekten sokakta 200 kişi görmemiştim. Gayet rahatlar
⬇️
Bunların İsviçre ile ilişkileri de çok naiftir. Liechtenstein'ın nüfusu az olduğu için 5-6 ülke hariç elçiliği az. Kafasına esen ülkelerde açıyor. Açmadıklarında da kendisi adına diplomatik işlem yapma yetkisini İsviçre'ye vermiş. Arada İsviçre ordusu kazara da giriyor ülkeye
⬇️
İsviçre 85'te bir tatbikatta ülkenin bir kısmını kazara topa tutmuş. 92'de de bir karakol inşa edecekken kazara ülkenin içine inşa etmiş.2007'de İsviçre askerleri yolu kaybedip Liechtenstein'e girmişler. Prensliğin sözcüsünün cevabı şu olmuş. "Sıkıntı yok olur böyle şeyler..."
⬇️
İsviçre için ordusu yok derler ama inanmayın. Ordu var ama ordu hizmeti zorunluluğu yoktur. Hafta sonu kampı gibidir orada ordu. Sırt çantasını hazırlar gider adam spor yapar, yürür, atış talimi yapar döner bir de üzerine parasını alır. Bu yani ordu. Bunlarda o da yok işte...
⬇️
Avusturya'ya 80 asker gönderdiği dönemden sonra savaşmamış. Bir de bu ülke çok önemli bir şey yapmış. Rusya'ya rest çekebilmiş tek ülke. Nasıl mı? Hikayesi şu: 2. Dünya savaşında Almanlarla bir olup Komünist Ruslara karşı savaşan Rus askerleri vardı. Esirlerden kurulu ordu
⬇️
Hitler Rusya'yı işgal ederken bir Rus general esir alınıyor. Sonra adam hepten taraf değiştiriyor ve Hitler'in elindeki yüzbinlerce Rus askerin başına geçiyor. Andery Vlasov'du bu. Adam bayağı bayağı Stalin'e karşı savaşıyor. Savaş bitti ve iadesini istedi Rusya bu askerlerin.
⬇️
Herkes galip Rusya'nın emrini paşa paşa dinlerken, Lihtenştayn, kendisine sığınan 500 askeri geri vermeyi reddediyor ve bunlara bakıyor. O günlerde 12 bin kişilik bu ülke o kadar zengin değil ve bu insanları beslemekle ekonomisi ciddi sarsılıyor. Arjantin kapı açıyor bunlara
⬇️
Mihver (Nazi) devletlerinin yanında savaşan Rusların iadesi için Sovyet taleplerini reddeden tek devletti yani bunlar. Ayrıca hiç de saf değiller. 2.Dünya savaşı başlarken Çek Cumhuriyeti'ndeki tüm mallarını İngiltere ve İsviçre'ye kaçırmışlar. Sonra getiriyorlar ülkelerine.
⬇️
Ama getirilemeyen mallar da var. Bunlar ise ailenin esas toprakları olan Çek Cumhuriyetinde kalan mülkleri, ormanları, madenleri ve sarayları. Geçen yaz da Katrin Eggenberger, 2. Dünya savaşında Çeklerin üzerine yattığı tüm bu arazileri istemiş ve davayı Strazburg'a götürmüştü
⬇️
Bu öyle az buz bir arazi değil. Sırf Çek Cumhuriyetindeki arazileri,Lihtenştayn'ın 4 katı büyüklüğünde.Ayrıca diğer Avrupa ülkelerinde kalan arazileri ile toplarsak 1500 km2 bir arazileri var. Bu da Haritaya bakarsanız Rodos adası kadar bir şey yapıyor. Peki niye kaybetmişler?
⬇️
2.Dünya savaşında Çekler, Almanların yaptıkları zulmü bahane ederek Almanların tamamını ülkeden kovup, toprakları ve şehirlerinin üzerine yatıyorlar. Lihtenştayn'ın prensi Franz Josef de Avusturya soylularından olduğu için 38 kişilik aile, Almanca konuştukları için kovulmuşlar
⬇️
Şimdi o dönemler dutluk olan arazilerde sadece saraylar değil Çek yerleşmeleri de var ama Katrin'in şu sözü önemli. "Ülkemiz ne kadar küçükse,haklarımız da o kadar önemlidir!" demiş ve Strazburg'un lehimize karar vereceğine inanıyoruz diyerek noktalamış. Bu davayı duyacaksınız
⬇️
Bunlar Avusturya'nın yönetici soyluları olduğu için mülklerinin envanterlerini çok iyi tutmuşlar.Hangi Çek müzesinde hangi tabloları var onu da biliyorlar ve istiyorlar davalar açıp. P,eter Van Laer tabloları için de ayrı dava açmışlar mesela.Çeklerin başına beladır bu davalar
⬇️
Çek Cumhuriyeti, 2. dünya savaşından sonra oluşan yeni dünyada, soğuk savaş döneminde herkesi ülkeye kabul ederken Lihtenştaynlılara yasak koymuş. Onlarla aralarındaki mevzuda Çekler haksız. Çünkü en yağlı yerlerde bunların mülkleri var. Çekler de vermek istemiyor. Mevzu büyük
⬇️
Devam edeceğiz. 3-bölüm de yakında...
You can follow @jxlhs.
Tip: mention @twtextapp on a Twitter thread with the keyword “unroll” to get a link to it.

Latest Threads Unrolled:

By continuing to use the site, you are consenting to the use of cookies as explained in our Cookie Policy to improve your experience.