Sadece nüfus mu?
Bir şehir böyle beton çölüne dönerse, derelerde, göllerde, barajlarda suyu zor bulursun..
TÜİK 2020 nüfus verilerine göre, İstanbul'un en kalabalık ilçesi #Esenyurt, 1 milyona yaklaşan nüfusuyla 6 büyükşehir belediyesini geride bıraktı. https://www.ntv.com.tr/turkiye/esenyurt-nufusuyla-6-buyuksehiri-solladi,YhP2k6W68kmsay7yjDG9Cg
Bir şehir böyle beton çölüne dönerse, derelerde, göllerde, barajlarda suyu zor bulursun..
TÜİK 2020 nüfus verilerine göre, İstanbul'un en kalabalık ilçesi #Esenyurt, 1 milyona yaklaşan nüfusuyla 6 büyükşehir belediyesini geride bıraktı. https://www.ntv.com.tr/turkiye/esenyurt-nufusuyla-6-buyuksehiri-solladi,YhP2k6W68kmsay7yjDG9Cg
Esenyurt.. Bu ilçeyi bugün tam bir beton deryasına dönüştüren sürecin miladı 1989'dur. Yeni belediye olmuştu ve Gürbüz Çapan ilk belediye başkanı olarak göreve gelmişti. O güne kadar, eski yerleşim dışında neredeyse tek bir bina bulunmayan bölge, hızla yapılaşmaya başlamıştı.
1990'lı yıllara kadar bu bölge İstanbul'un kuzeybatısında, kısmen küçük tarım yapılan alanlar ve uçsuz bucaksız denebilecek, alabildiğine geniş düzlükler ile şehrin su havzalarının bir kısmını barındıran, kuzey esintili hoş bir yerdi. Belediye olduktan sonra inanılmaz göç aldı.
Üstelik bu göçün membaı da ağırlıklı olarak Kars vilayetiydi, zira Gürbüz Çapan oralıydı. O yıllarda tüm diğer örnekler gibi, burada da önce tek katlı ama birkaç yıl sonra iki ve üç katlı hale gelecek olan sıvasız ve tabii ki ruhsatsız evler tüm bölgeyi sarmaya başlamıştı.
Fakat, Çapan'ın yapılaşma sevdası dur durak bilmiyordu. 'Asri' bir Esenyurt kurma hayaliyle gecekondudan bozma o ruhsatsız evler birkaç yıl sonra belediye-müteahhit işbirliğiyle 10-15 katlı lüks sitelere dönüşecekti. Alan razı,veren razıydı! Devletin toprağı deniz, yerleşmeyen...
Esenyurt 90'lı yıllar boyunca yayıldıkça yayıldı,her yanı lüks konut siteleriyle doldu. Bu arada birçok ünlü kişi ve kurum da geleceğin modern Esenyurt'unda belediyenin 'hoş görüşüyle' yer yurt edinmeyi başardı. Her yeni bina para demekti, paralar Esenyurt semalarında uçuşuyordu!
Ve nasıl olduysa oldu, Allah 'yürü ya kulum' dedi ve Kars'ın bağrından kopup gelmiş Çapan ailesi de tabii ki yaptıkları bu 'üstün belediyecilik çalışmalarıyla' zenginliğe kavuştu. Artık oğul Çapan, Ferrari ile geziyordu! Ve maalesef 'servet gaza basmış' ölümlü kazalar da olmuştu.
Nereden nereye değil mi?? Konu başkaydı ama 1980'li ve 90'lı yıllarda çeşitli vesilelerle dolaştığım Esenyurt ve civarı bölgelerin o zamanlardaki halini hatırladım da birden.. Bugünün Esenyurt'unu o zamanlardan hayal bile edemezdik, çünkü o bölgeyle ilgili başka bir hayal vardı.
Mesela hatırlıyorum, İstanbul'un 'Olimpiyat Köyü' için düşünülen bölgelerden biri de Esenyurt civarıydı. Gerçekten de geniş düzlüklerle buna çok uygundu. Ama o hayalden geriye bugün bir karış toprak bile kalmadı desek yeridir. Ha bir de yakın çevredeki Olimpiyat Stadı kaldı evet!