Read on Twitter
Doğu Akdeniz’de önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler çok kritik. Türkiye’nin orta ve uzun vadeli güvenlik ve savunma politikasını köklü bir şekilde etkileyecek nitelikte. +
Zira mesele ne sadece Yunanistan ne de sadece münhasır ekonomik bölge sınırlandırması.
Mesele Ege ve Doğu Akdenizi de içerecek şekilde bölgesel denklemde güç mücadelesi ve bunun sonucunda ortaya çıkacak fırsat ve maliyetler. +
Mesele Ege ve Doğu Akdenizi de içerecek şekilde bölgesel denklemde güç mücadelesi ve bunun sonucunda ortaya çıkacak fırsat ve maliyetler. +
Türkiye bu süreç sonunda ya güç projeksiyonunu genişleten ve deniz alanlarında karşısındaki ittifakı gerileterek diğer sahalarda avantajı eline geçiren bir bölgesel aktör olarak kazanımlarını arttıracak +
Ya da denizlerdeki haklarından mahrum edilerek Anadolu’ya sıkıştırılmış, Suriye&Irak’ta yaşananları izleyen ve ekonomik saldırılarla, siyasal kutuplaşmayla ve terörle “terbiye edilmeye” çalışılan “kırılgan” bir bölge ülkesi haline getirilmeye çalışılacak.
Son dönem gelişmeleri Türkiye ile Yunanistan arasındaki ne 1976, ne 1987 ne de 1996’daki krizlere benzemekte.
Bu nedenle Yunanistan-Mısır anlaşmasını ve Türkiye’nin buna yönelik tepkisini geniş bir perspektiften ele almak gerekiyor.
Bu nedenle Yunanistan-Mısır anlaşmasını ve Türkiye’nin buna yönelik tepkisini geniş bir perspektiften ele almak gerekiyor.
Yunanistan artık karşısında en son 1996’daki Kardak krizinde gerilim yaşadığı Türkiye’nin olmadığının farkında. Onlar açısından hazmetmesi zor bir durum.
Mısır’ın derdi ise MEB’den ziyade bir yandan Libya’da bir yandan da Akdeniz’de Türkiye’nin artan etkisini dengelemek.
Mısır’ın derdi ise MEB’den ziyade bir yandan Libya’da bir yandan da Akdeniz’de Türkiye’nin artan etkisini dengelemek.
Geri planda kalıp Mısır’ı cepheye süren BAE-Suud-Fransa ittifakı ise tabiri caizse ellerini ovuşturup Türkiye’nin geri adım atmasını beklemekte ve bu geri adımın diğer cephelerde de gerçekleşmesini istemekte.
Çok beklerler !
Çok beklerler !
Bu arada kısa vadeli taktik adımlardan ne yeise kapılmak gerekir ne de zaferler çıkarmak.
Yaşadığımız “anın” uzun vadeli bir mücadelenin aşaması olduğu akılda tutularak Türkiye’nin yönetim kapasitesini, devlet tecrübesini, diplomasisini ve ordusunu hafife almamak gerekir.
Yaşadığımız “anın” uzun vadeli bir mücadelenin aşaması olduğu akılda tutularak Türkiye’nin yönetim kapasitesini, devlet tecrübesini, diplomasisini ve ordusunu hafife almamak gerekir.
